Felaketler Üzerine

Bütün dünya bambaşka bir süreçten geçiyor. Herkes tek bir hedefe odaklanmış salgın sorunu ile baş etmeye çalışıyor. Ona teslim olup onunla yaşamayı kabul edenler de var bilimin ışığında onunla savaşmayı seçenler de. Aynı zamanda inançlarına sığınıp onu yenmeye çalışanlar da.

İnsanoğlu binlerce yıldır var ve bu süreçte bir çok engeli aşarak bu günlere geldi. Bunların hepsi bir ders niteliğinde. Salgınlar ise hep vardı yine var ve gelecekte de var olacak. Salgınlar sırasında eleştiri olarak en çok darbeyi geçmişte din adamları yedi. Kilise papazlarının ve rahiplerinin yaptığı muskalar ve dualar tabiki işe yaramadı. Günümüzde bile bundan medet uman insanlar var. Fakat eskisi kadar kilise kanunlarının baskın olmadığı bir dünyada birçok kişi devletin aldığı kararlar ile hayatına devam etmeye çalışıyor. Malesef bazı devletler aldıkları geç aksiyonlar ile işin vehametini daha da arttırdı ve eleştirileri üzerlerine yöneltti.

Salgınlarda bir doğal felaket, doğanın dünya üzerinde oluşturduğu reaksiyonun sonucu. Dünya olarak teknolojinin üst seviyesine ulaşılmasına rağmen depremleri önceden haber verebilecek bir sistem hala geliştirilemedi. Bu nedenle önceden doğal felaketlerin bilinmesi çok zor. Sadece onunla nasıl baş edebiliriz bununla ilgili yöntemler var.

Türkiye' de memur aileler hep idareli harcamayla yaşamlarını sürdürürler. Bunun en büyük nedeni belli bir miktar birikimi olumsuz durumlarda kullanarak hayatlarını devam ettirebilmek. Devletler de buna hazinedeki birkimleri sayesinde yaparlar. Dünyada hazinesini iyi yöneten ülkeler bu felaketlerden en az hasarla çıkabilir. Bazıları felaketten sonra hızlı aksiyon alarak (bu her felaket için olumlu sonuç vermez ve sonu hüsranla bitebilir), bazıları ise felaketlere önceden tedbir almak koşulu ile hasarı azaltabilir. Ya da bu ikisini önemsemeyip günü kurtarmak için uğraşan bir devlet yönetimi de olabilir. Bu yönetim genellikle ekonomisini oldukça yoraracak bir yola girer ve dünya bankalarından borç alarak uzun vadede ödeme yolunu seçer.

Yukarıda bahsedilen ekonomik yöntemler, doğal felaketler ile başa çıkmaya yardımcı olan şey, peki herşey ekonomi mi? Tabiki hayır. Ekonomi sadece bir araçtır. Salgını ilk günlerini hatırlayın marketlerde raflar boşaldı. Paranız var ama hiçbirşey alamıyorsunuz. Yeterli üretim ve doğru yönetim olmazsa para sadece bir kağıt parçası olur. Bu nedenle felaketler için alt yapı oluşturulmalıdır. Alt yapıyı oluştururken ekonomik kaynaklar ile birlikte insan kaynağının kullanılması gerekmektedir. İyi yetişmiş sağlık personelleri olmadan iyi bir ekonomi sizi salgından kurtaramaz. Bu nedenle ekonomiyi iyi insan kaynağı için kullanmak çok önemlidir. O insanlar ile felaketleri atlatabilir, buluşlar gerçekleştirebilir, üretim yapabilir veya üretim yapabilen robotlar tasarlayabilirsiniz. İnsana yapılan yatırımla birlikte süreklilik kazanan bir ekonomik sistem oluşturursunuz.


Peki şimdi ne olacak?  Tüm dünya için genellemeyi ülkemizden örnek vererek yapmak istiyorum. En son İstanbul ve Elazığ depreminde olduğu gibi nasıl deprem çantalarımızı hazırladıysak, şimdi de sosyal mesafemizi koruyacağız, dezenfektanımızı, maskemizi yanımızdan ayırmayacağız. Beslenmemize biraz daha dikkat edeceğiz. Peki ne zamana kadar? Soruya soru ile cevap verirsek eğer, peki deprem çantalarımız hala duruyor mu?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlangıç

Covid-19'dan sonra

Gelir Adaletsizliği